Hangi formda olursa olsun, yazmak insanın kendisiyle dertleşmesi gibi… bir tür içsel dialog kurma yöntemi. Kara kutumuzu açıp içinden çıkanlarla yüzleşme cesaretimiz olduğunda, hallaç pamuğu savrulur gibi havalanır “zihnimizdeki” bütün sıkışmışlıklar.
Sadece bu aşaması dahi ferahlatır... Bir de bunun ortaya saçılanları görüp anlamak, gereklisi, gereksizi tasnif edilip, gereksizleri tasfiye süreci var ki; şifalanmanın yolu oradan geçer.
Sadece şiiri katmıyorum, yazarak içsel muhabbet formlarına… Onda dertleşme evresini aşıp, susarak anlaşır hale gelmek var sanki?
Hikaye, roman, anı, deneme, senaryo… her ne biçimde yazarsak yazalım, yazmak; terapidir. Ve sadece; kendimizi ispat, onay gibi egosal zaaflar olmadan, içtenlik ve sadelikle anlatılan hikayeler sağlamdır.
Bu sebeple, teknik donanımımız ne denli güçlü olursa olsun, evrensel zekanın kaynağına bağlanamadan ilerlemez anlatım... Yazarken de, verimliliğin, ön koşulu açık bir zihin. Elinizdeki enstrümanı nasıl çalacağınızı öğrenirken, ne çalmak istediğinizi bilmek gibi… güçlü bir motivasyondur "ne anlatmak istediğini" kavramak.
Senaryo atölyesi, sinemanın büyüsüyle, senaryo yazmak hevesine kapılmış; henüz ne anlatmak istediği fikriyle buluşmamış katılımcılara, içindeki “meseleyi” anlama ve çözümleyerek "tanımlama tekniğini" uygulatarak başlıyor.
Temeli sağlam atılmış bütün yapılar gibi, adım adım ilerliyor. Üç ay gibi bir zamana yayılmasının sebebi; uzun metraj senaryo çalışma aşamalarını yaza yaza çözümlemek.
Berna Yeşilyurt rehberliğinde, uzun metraj senaryo yazımı deneyimlemek isterseniz, https://www.istanbulworks.com/workshop sayfasından bizimle iletişime geçin.
Soru ve taleplerinizi bize yazmaktan çekinmeyin.
Comentarios